Türkiye Açık Kaynak Platformu tarafından gerçekleştirilen Açık Seminer dizisi Yapay Zeka ve Açık Veri konusunda çalışan iki uzman ismi ağırladı. 19 Ağustos’ta çevrimiçi gerçekleştirilen seminerde Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi ve aynı zamanda Koç Üniversitesi-İş Bankası Yapay Zeka Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Deniz Yuret, “Üçüncü Yapay Zeka Devrimi”ni anlattı; Garanti BBVA Teknoloji’den Enes Bulut ise seminere “Yapay Zeka ve Açık Veri” konu başlığıyla katıldı.
Moderatörlüğünü Türkiye Açık Kaynak Platformu’ndan Aslı Arpacı’nın üstlendiği seminer öncesinde Müge Kocahan’ın Türkiye Açık Kaynak Platformu ve faaliyetleri hakkında bilgiler içeren sunumu yer aldı.
Açık Seminer’in konuşmacılarından Prof. Dr. Deniz Yuret, konuşmasında yapay zeka ve yapay öğrenmenin son yarım yüzyılda gösterdiği gelişmeyi özetleyip yakın gelecekteki beklentilerden bahsetti.
Popüler medyada yapay zekaya dair, abartılı ve olumsuz nitelikte yorumlar yapıldığına dikkat çeken Yuret, yapay zekanın tümüyle insanlık zararına veya yararına olup olmadığını anlamak için bu alandaki gelişmeleri objektif olarak değerlendirmek gerektiğini kaydetti.
Yapay zekanın tarihsel gelişimi doğrultusunda 1.Yapay Zeka Devrimi’nin 1950’lerin sonunda insan sinir hücresinden esinlenerek tasarlanan bir program olan Perceptron ile başladığını belirten Prof. Dr. Yuret, 1958–1969 arasında yaşanan bu ilk devrimsel sürecin sonunda basit öğrenme algoritmalarının kullanılmaya başlandığını kaydetti.
2. Yapay Zeka Devrimi’nin ise 1986’da çoklu yapay sinir ağlarının birbirine bağlanması fikriyle başladığını aktaran Yuret, yaşanan süreçte insan beynine yakın bir sinir ağları network’ü kurup bu network’ü eğitme konusunun öne çıktığını anlattı. 2012 yılından başlayarak günümüze dek uzanan ve devam eden süreci 3. Yapay Zeka Devrimi olarak tanımlayan Prof. Dr. Yuret, bu süreci şöyle anlattı:
‘’Bugün artık daha iyi algoritmalar, daha büyük veri kümeleri ile çalışıyoruz ve derin öğrenme biz araştırmacılar için heyecan verici konuların başında geliyor. Bulunduğumuz dönem itibariyle her 2–3 yılda bir yapay zekada devrim niteliğinde gelişmeler yaşanıyor. Sanal robotlar, dijital asistanlar, tam otomatik pilotlu araçlar ve robotik konusundaki ilerlemeler çok hızlı ilerliyor. Ancak robotlar günlük yaşamda hala zorlanıyorlar. Bir robot için bugün merdiven çıkmak bazen Go şampiyonunu yenmekten daha zor olabiliyor. Dolayısıyla hala gidilecek çok yol var. Bugün içinde bulunduğumuz 3. Yapay Zeka Devrimi, öğrenme algoritmalarındaki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkmıştı ve bu devrim devam ediyor’’.
Prof. Dr. Yuret sunumunda, yapay zekanın Go veya satranç gibi stratejik oyunlarda insan rakiplerini yenebilecek düzeye ulaşsa da, insanın günlük hayatında gerçekleştirdiği pencere açmak, merdiven çıkmak gibi basit eylemlerde bile hata yapabildiğini örneklerle gösterdi. Yuret, bu çerçevede yapay zekayı en fazla zorlayan konuların başında gördüğünü anlama ve görüntü analizi yapma gibi eylemlerin geldiğine işaret etti.
‘’İnsan kaynağına yatırımda hızlanmalıyız’’
Yapay zeka alanındaki araştırmalar açısından en önemli faktörün insan kaynağına yatırım olduğunu belirten Prof. Dr. Yuret şöyle ekledi: ‘’Türkiye’de yapay zeka alanında akademi tarafında ciddi araştırmalar yapan üniversitelerimiz ve araştırmacılarımız var ancak sayımız istenilen düzeyde değil. Uzman sayımız bugün dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinin laboratuvarlarında çalışanlardan daha az. Dolayısıyla bu alanda çalışacak uzmanlarımızın sayısını hızla artırmamız gerekiyor’’.
Veri günümüzde petrol kadar değerli
Seminerin konuklarından Garanti BBVA Teknoloji’den Enes Bulut ise ‘’Yapay Zeka ve Açık Veri’’ başlıklı konuşmasında yapay zeka çalışmalarında gelecek hedeflerine ulaşmada açık verinin önemine değindi.
Günümüzde verinin en az petrol kadar değerli olduğuna işaret eden Enes Bulut, verinin açık olmasıyla birlikte oluşabilecek kazançlara da değindi. Açık verinin veri odaklı ekonomik büyümeyi hızlandıracağını, bu sayede açık kaynaklı yazılımların geliştirileceğini ve ilgili alanlarda rekabetçi üretim ortamının da gelişeceğini belirten Bulut, açık verinin en önemli kazanımının ise yazılımda dışa bağımlılığı azaltmak olduğunu kaydetti. Dünyada ve Türkiye’de çeşitli kamu kurumlarında açık veri uygulamalarına geçildiğini aktaran Bulut, bu alanda Dünya Bankası, Data.gov, European Data Portal, NYC Open Data, IBB Open Data Portal gibi örneklerden söz etti.
Türkçe Dil Deposu: Doğal dil işlemede Türkçe için bir merkez
Konuşmasında Doğal Dil İşleme başlığına da değinen Bulut, bu alanda ekosistemi geliştirmeye çalışırken gözlenen en önemli sorunun veriye ulaşmak olduğunu kaydetti.Özellikle Türkçe Doğal Dil İşleme konusunda çalışan öğrenciler ve start-up’ların veriye ulaşmada zorluk yaşadıklarını belirten Bulut, ‘’Bu alanda derin öğrenme modellerinin gereksinimi olan yeterli hacimsel büyüklükteki veriye ulaşmak gerekiyor. Ancak bu da yeterli değil. Nitelikli, kullanım durumuna uygun, temiz ve kaliteli veriye erişim de çok önemli. Dolayısıyla Türkçe Doğal Dil İşleme alanının gelişmesi için veriye erişim sorununun çözülmesi gerekiyor’’ diye konuştu.
Bu çerçevede, Türkiye Açık Kaynak Platformu bünyesinde geliştirilmekte olan Türkçe Dil Deposu (Tdd.ai) projesinden bahseden Bulut, bu projeyle farklı kaynaklarda dağınık biçimde olan verilerin bir çatı altında toplanacağını; bu sayede bu alanda çalışan araştırmacıların, öğrencilerin ve şirketlerin doğal dil işleme konusunda ulaşılması gereken tüm yazılım ve araçlara tek elden ulaşılabileceklerini sözlerine ekledi. Bulut, ‘’Bu projenin Türkçe dili için bir merkez olmasını, insanların kendi verilerini açık veri olarak paylaşabilmelerini amaçlıyoruz’’ dedi.
Açık Seminer’in tamamını izlemek için: