Boğaziçi Üniversitesi ve BUSS+ işbirliğiyle, Türkiye İş Bankası platin sponsorluğunda “The Future of Experience: Reshaping The Digital Economy” (Deneyimin Geleceği: Dijital Ekonomiyi Yeniden Biçimlendirmek) temasıyla düzenlenen 8. Digital Analytics Zirvesi, 18 Kasım tarihinde çevrimiçi gerçekleştirildi. Zirveye yeni nesil yazılımcı okulu Ecole 42’nin Pedagojik Direktörü Olivier Crouzet ve 42 Okulları’nı Türkiye’ye kazandıran T.C Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesindeki Türkiye Açık Kaynak Platformu’nun Yöneticisi, TÜBİTAK TÜSSİDE Teknoloji Stratejileri ve Dijital İş Modelleri Lideri Sertaç Yerlikaya da yer aldı.
2014’ten itibaren teknolojiyle beraber evrilen pazarlama dünyasındaki son yenilikleri ve başarılı örnekleri birçok farklı perspektiften sunarak katılımcılarına sürekli değişen ve gelişen dünyada, dijital analitik kavramına dair yeni bakış açıları sunan Digital Analytics Summit’in konuklarından Olivier Crouzet, kariyerine bilgisayar mühendisi olarak başladı. Crouzet, 2013’te Fransa’da kurulan ve bugün Türkiye de dahil olmak üzere 30’u aşkın ülkede faaliyetlerini sürdüren yeni nesil yazılımcı okulu Ecole 42’nin sunduğu pedagojik modelin temellerini atan isim. Bu modelin temelini ise birbirinden öğrenme yaklaşımı oluşturuyor. Crouzet’nin geliştirilmesinde katkı sunduğu model, oyunlaştırma ve birbirinden öğrenme yöntemleriyle, ders veya öğretmen kavramı olmadan alternatif bir öğrenme yöntemi sunuyor. Öğrenciler bu modelde daha fazla inisiyatife sahip olarak tartışıyor, fikir alışverişinde bulunuyor ve birbirlerini değerlendiriyorlar.
Avrupa’da bir milyon yazılımcı aranıyor!
Olivier Crouzet, söz konusu yeni pedagojik modeli global çapta geliştirirken aynı zamanda Fransız eğitim sistemine yönelik ilham verici projeler üzerinde çalışıyor. Crouzet, Fransız girişimci ve Fransız telekom sektörünün önde gelen isimlerinden Xavier Niel’in kurucusu olduğu Ecole 42’nin ülke genelinde yazılımcılara olan acil ihtiyacın sonucu olarak doğduğunu şöyle anlattı:
‘’Fransa dünya genelinde en güçlü ekonomiler arasında 7. sırada ancak dijital ekonomide ancak 25. sıradayız. Aslında bu sadece Fransa’ya özgü bir durum değil. Avrupa’daki pek çok ülke dijital ekonomide istenen düzeyde değil. Bunun nedenlerinden biri de dönüşümün itici gücü insan kaynağının yeterli düzeyde olmaması. Nitekim Avrupa Komisyonu bugün pazar için en önemli ihtiyacın yazılım geliştirme alanında olduğuna dikkat çekerek Avrupa genelinde bir milyon yazılımcıya ihtiyaç olduğunu açıkladı. E-ekonomi devrim niteliğinde bir dönüşümü beraberinde getiriyor. Bu dönüşüme adapte olmak için eğitim sektörü ile toplumun ve istihdam pazarının arasındaki kopukluğun giderilmesi gerekiyor. Kurucumuz Xavier Niel, sektörün içinden gelen biri olduğu için öncelikle eğitimde dönüşümün gerekliğini görerek Ecole 42 fikrini hayata geçirdi’’.
2013’ten bu yana, dünyanın farklı ülkelerinde 36 kampüste 12 bin öğrenciye kapılarını açtıklarını belirten Olivier Crouzet, bu kampüslerin en yenilerinin 42 İstanbul ve 42 Kocaeli olduğunu sözlerine ekledi. 42’nin farklı ülkelerde olmasına rağmen eğitim yaklaşımında ortak global kaliteyi hedeflediğini belirten Crouzet, 42’de tamamen ücretsiz eğitim verildiğini hatırlatarak Fransa’da yükseköğrenimin ücretli olması nedeniyle ekonomik olarak dezavantajlı olan gençlerin eğitim imkanlarından yeterince yararlanamadığını; ücretsiz olan Ecole 42’nin hedefleri arasında bu gençlere eşit eğitim hakkı sunmanın da yer aldığını kaydetti.
Ecole 42’de birbirinden öğrenme metoduyla öğrencilerin işbirliği ve dayanışma ortamında yepyeni bir öğrenme deneyimi yaşadığına dikkat çeken Crouzet, bu yaklaşımda her bir öğrencinin öğrenme sisteminin merkezinde yer aldığını vurguladı. Crouzet, 42’de pek çok etkinlik ve konferansın yanı sıra girişimcilik programları da düzenlediklerini ekleyerek kendi girişimini kurmak isteyen öğrencilere destek olduklarını, danışmanlık verdiklerini belirtti.
42’de ücretsiz eğitim programıyla dezavantajlı gençlere eğitim fırsatı sunuyor
Crouzet sözlerini şöyle tamamladı; ‘’42, internet ekonomisinin büyümesine destek olmak üzere yola çıkan bir girişim ve aynı zamanda farklı akademik geçmişlerden gelen gençlere yönelik eşit fırsatlar sunan alternatif bir eğitim serüveni. Öğrencilerimizin önemli bir bölümü kolej veya üniversite eğitimi almadıkları halde veya kodlamaya dair ön bilgileri olmadan da bize başvurabilirler. Bu özellikle ekonomik anlamda dezavantajlı kesim için ikinci bir eğitim fırsatı demek.
Ecole 42’de öğrencilerimize, gerek birbirinden öğrenme, gerekse oyunlaştırma temelli projelerle gerçek bir iş ortamında yaşayabilecekleri deneyimleri sunarak onları geleceğe hazırlıyoruz. İş dünyasından aldığımız sonuçlar ise oldukça olumlu. Öğrencilerimiz eğitim sürecinde çeşitli staj imkanlarıyla ve ardından iş önerileri ile karşılaşıyor. Mezun olmadan iş bulan çok sayıda öğrencimiz var. Ayrıca bu okulda öğrencilerimize ekonominin dijital dönüşümü için gereken bilişim yeteneklerinin yanı sıra problem çözme, kritik düşünme, dayanışma ve işbirliği becerilerini de kazandırdığımız için sektörün dönüşümüne katkıda bulunuyoruz. Dijital ekonominin önümüzdeki yıllarda nasıl değişimler getireceğini kestirmek olanaksız. 42 Okulları eğitimde dijital dönüşümün küresel düzeyde ilk örneklerinden biri olmanın ayrıcalığını yaşıyor’’.
Ulusal Yapay Zeka Stratejisi’nde veri yönetimi ve insan kaynağına yatırım öne çıktı
8. Digital Analytics Zirvesi’nin öğleden sonraki ‘’Marketing: Road to Al-Driven Life’’ başlıklı oturumuna ise SabancıDx Genel Müdürü Doğuş Kuran ile Microsoft Türkiye Müşteri Deneyimi Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç katıldı. Oturumun moderatörlüğünü T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı desteğiyle 42 Okulları’nı Türkiye’ye kazandıran Türkiye Açık Kaynak Platformu’nun yöneticisi ve TÜBİTAK TÜSSİDE Teknoloji Stratejileri ve Dijital İş Modelleri Lideri Sertaç Yerlikaya üstlendi.
Oturuma başlarken T.C Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde hazırlanan Ulusal Yapay Zeka Stratejisi hakkında bilgiler veren Sertaç Yerlikaya, 2025 yılına dek yapay zeka alanında varılması planlanan hedeflerin altını çizdi.
Yapay zeka alanının GSYH’ye katkısının 2025 yılına dek %5’e yükseltilmesi hedefi kapsamında, bu alanda istihdamın 50 bin kişiye, merkezî ve yerel yönetim kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamın ise
bin kişiye çıkarılmasının hedeflendiğini aktaran Yerlikaya, yerel ekosistemin geliştirdiği yapay zeka uygulamalarının kamu alımlarında
önceliklendirilerek ticarileştirilmesinin destekleneceğini, sınır ötesi veri paylaşımı alanındaki düzenleme çalışmalarına ve standartlaşma süreçlerine hız verileceğini belirtti. Yerlikaya, strateji çerçevesinde uluslararası yapay zeka endekslerindeki sıralamalarda Türkiye’nin ilk 20 ülke arasında yer almasının hedeflendiğini sözlerine ekledi.
Yapay zeka alanında kamu tarafında sürdürülmekte olan çalışmalarda insan kaynağına yatırımın öne çıktığını vurgulayan Yerlikaya, insan kaynağı kadar önemli bir diğer unsurun da veri ve veri yönetimi olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin veri bilimcilerine ihtiyacı var!
Oturumun katılımcılarından Microsoft Türkiye Müşteri Deneyimi Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç ise yapay zeka yönetişiminde en önemli unsurun insan olduğunu belirterek; yapay zekanın sadece bir teknoloji geliştirme alanı olmadığını; farklı disiplinlerle işbirliğine gidilmesi gerektiğini vurguladı .
Türkiye’de veri bilimiyle ilgilenen insan kaynağının geliştirilmesi konusu vurgulayan Yantaç konuşmasına şöyle devam etti;
‘’Sadece yapay zeka bilen bir veri bilimci yetiştirmeye değil aynı zamanda yapay zeka konusunu anlayan sosyal bilimciler, hukukçular gibi farklı meslek alanlarından uzmanlıklara da ihtiyacımız var. Türkiye’de her yıl Bilgisayar Mühendisliği bölümlerinden altı, yedi bin kişi mezun oluyor. Bu mezunların bir bölümü yurtdışına gidiyor, bir bölümü büyük şirketlerde çalışmaya başlıyor, bir bölümü ise kendi girişimlerini kuruyor. Ülkemizdeki yazılımcı sayısı ise 50 bin civarında. Bu yazılımcıların 10 veya 15 bini veriyle ilgili işler yapıyor. Bahsettiğimiz rakamlar ülkemizin henüz istenilen seviyeye ulaşmadığını gösteriyor.
Türkiye’nin yapay zeka alanındaki ödevleri …
Yantaç şu saptamalarda bulundu;
‘’Ülke olarak yapmamız gerekenlerin başında veri bilimi alanında uzman yetiştirmek geliyor. İkinci olarak, şirketlerin mevcut kadrolarındaki bilgisayar mühendislerine veri bilimi, analitik, hatta istatistik gibi konularda daha fazla donanım kazandırmaları gerekiyor. Üçüncü adım , yazılımcı sayısı az olan şirketlerin çalışanlarını veri bilimi alanında sertifikalandırması, bunun için eğitim yatırımı yapması. Dördüncü olarak, yeterince yazılımcısı olmayan şirketlerin büyük teknoloji firmaları tarafından sağlanan Cognitive Service gibi hizmetlerden yararlanma yoluna gitmesi.
Görme engelliler için girişimci Kürşat Ceylan tarafından tasarlanan Akıllı Baston projesi buna çok güzel bir örnek. Akıllı Baston-We Walk projesi, Microsoft’un teknik altyapısını kullanan bir girişimci tarafından geliştirildi ve şu anda dünyanın her yerine satılan bir ürüne dönüştü’’.
SabancıDx Genel Müdürü Doğuş Kuran ise yapay zekanın pazarlama boyutuna değinerek bu alandaki uygulamalarda, özellikle Internet 3.0’ın da yaygınlaşmasıyla kullanıcı merkezli bir dünyaya doğru gideceğimizi belirtti. Veri paylaşımını etik sınırlar içinde yapan ve hızlı teknolojiler peşinde koşanların bu dünyada yer alacağını ifade eden Kuran yapay zekaya rağmen insanoğlunun hala akla odaklanmakta sorunlar yaşadığını belirtti. Kuran, bilgelik, zeka, akıl, tecrübe gibi soyut kavramların yapay zeka teknolojileriyle geliştirilmiş uygulamalara entegre edilmesinde sorunlar olduğuna değinerek bu entegrasyon sağlanmadığı takdirde yapay zekanın pazarlama tarafındaki uygulamalarının şişirilmiş ve içi boşaltılmış uygulamalar olmaktan öteye gidemeyeceğine dikkat çekti.